Toplam Ziyaretçi Sayısı : 134.687    Bugünkü Ziyaretçi Sayısı : 98    Son Güncelleme Tarihi : 02.02.2024
Tel : 0216 345 35 25

3 ARALIK DÜNYA ENGELLİLER GÜNÜNDE TÜRKİYE



Bilindiği gibi, Birleşmiş Milletlerin Engelli Hakları Sözleşmesini kabulünün yıl dönümün niteliğindeki 3 Aralık günü, Dünya'da, Engelliler Günü olarak kabul edilmiş ve engellilerin sorunlarına dikkat çekilmesi için, değerlendirilmektedir.

Bu değerlendirmelerin yapılmasında, Sivil toplum kuruluşlarına düşen görev, bir yandan engellilerin kendi hak ve çıkarlarıyla ilgili yapılacak düzenlemelerde söz ve karar sahibi edilmelerini sağlamak, diğer yandan temsil etmekte oldukları kitlenin talepleri doğrultusunda sorunları tespit ederek, bunlara, yine temsil edilen kesimin önerileri doğrultusunda çözüm önerileri sunmak, bu önerilerin hayata geçebilmesi için ilgili kuruluşlar ve yetkililer nezdinde mücadele etmektir.

Şüphesiz, tüm bunların gerçekleşebilmesi için, demokrasinin ve sosyal hukuk devletinin ülkede hakim ve insanlık onuruna yaraşır hakça bir paylaşımın gerçekleşmesinin anayasal güvenceye kavuşturulmuş olması icap eder.

Bu açılardan 2015 yılının 3 Aralık gününde, demokrasinin engelliler açısından varlığından söz etmek elbette mümkün değildir.

Zira: Yıl içerisinde yapılan her 2 genel seçimde de, sembolik mahiyette bir-iki engellinin parlamentoya girmesine izin verilmesinin ötesinde, engelli kesimin temsilcisi olduğu iddiasındaki hiçbir engelli temsilcisi mecliste yer alamamıştır.

Bir yandan siyasi partilerin takındıkları bu tutumla, kendilerini siyasete katamayan engelliler, diğer yandan da, getirilmiş olan genel ve çevre barajları karşısında, kendisini ifade edemeyen bir azınlık haline itilmiş bulunmaktadır.

Dolayısıyla, hala ülkemizde engelliler için yapılanlara ve engellilerin ihtiyacının ne olduğu konularına, engellilerin dışındaki bir irade karar veriyor.

Bu durum, engellilerin en temel sorunudur.

İşin sosyal hukuk devleti olma kısmına gelindiğinde ise, maalesef, günümüz, savaş tamtamlarının gölgesinde ve savaşa sürüklenmeye mecbur olduğu duygusuna kapılmış, bir halkın kaygılarıyla yaşanmakta ve öncelikler tamamen buna göre değişmiş bulunmaktadır.

Biliyoruz ki: Dünya'da savaşlar, bir yandan engelli üreten bir mekanizmayı içermeleri, diğer yandan ise, savaş için yapılacak harcamaların, öncelikle toplumun en az direnç gösterecek, güçsüz kesimin haklarının kısıtlanması ile, engelliler aleyhine, sonuçlar doğurmaktadır.

İşte, bu nedenledir ki: haklının kim olduğuna bakılmaksızın engellilerin ve onların yandaşlarının, her koşulda, savaşa ve çatışmaya karşı çıkma zorunlulukları vardır. Bir başka deyişle, en kötü barış, en iyi savaştan iyidir ve itilaflar mutlaka görüşmeler yoluyla çözümlenmelidir.

Ülkemiz böyle bir dönemden geçmeye başlamakla birlikte, şüphesiz, bu 3 aralık günü eskiyle mukayese edilemeyecek kadar sönük, konuların geri plana düştüğü bir gün olarak yaşanmaktadır.

Korkutucu olanı, henüz ortada ciddi mahiyette uygulamaya girmiş bir savaş hali yok iken, bu kadar geri plana düşen engelli sorunu, istenmeyen daha olumsuz koşullarda, hakların geri alındığı ve fırsat eşitliğinin yok olduğu günlerin yaşanmasına ilişkindir.

Örgütler olarak bizler ise, 2015 yılının 3 Aralık gününü, bir ay önce yapılmış olan seçimlerin sonuçlarını izleyerek geçirmekteyiz.

Yukarıda da, ifade ettiğimiz gibi, içerisinde engelli temsilcilerinin yer almadığı bir parlamento ile, halkın yarısının desteğini almış bir hükümetin, engelli hakları konusunda ne yapacağını görmek istemekteyiz.

İyi niyetli ve ön yargısız olarak beklentimiz, iktidar kanadının, muhataplarıyla iletişim içerisine girerek, sorunun sahipleri ile, onların görüşlerini dikkate alarak çalışmalarını sürdürmesidir.

Bu durumun makul bir süre içerisinde gerçekleşmemesi ise, bir yandan, içimizdeki iktidara oy vermiş insanların beklentilerine karşılık bulamamaları, diğer yandan ise, inanmadığı için, oy vermemişlerin, haklı çıkmalarının sonucu olarak, mutabakatın oluşacağı gerçeğinden, engellilere ve engelli haklarına ilişkin uygulamalardaki sorunlarla ilgili mücadele sürecine girmek olacaktır.

Biliriz ki: engellilerin gücü, kaynağını aralarındaki dayanışmadan almaktadır. Onları bu güçten yoksun kılmak isteyenlerin ilk torpilleyecekleri şey, onlardaki bu dayanışma gücünü kırmak ve örgütsel bütünlüklerini parçalamaktır.

3 Aralık günü münasebetiyle, bir defa daha altını çizerek belirtmeliyiz ki:

Biz engelliler, gücümüzün kaynağının farkında olarak,
İnsan onuruna yaraşır bir yaşam,
Fırsat eşitliğinin sağlandığı,
Ayrımcılıktan kurtulmuş,

Adaletin tecelli ettiği bir dünyanın kurulması için, sürdürülen yürüyüşte hakkımızı almak için mücadele etmeye mecbur, toplum içerisindeki saygın yerimizi almak için, talep etmeye devam etmek durumundayız. Bunun içinde, bizim gibi düşünen dostlarımızla buluşmayı diliyoruz.
Yeni sayfamız, 01.09.2015 tarihi itibari ile hizmete girmiş olup, güncellemeler devam etmektedir. İlgilenenlerin eksik bulduklarını, sayfanın üst kısmında yer alan mail adresinden tarafımıza ileteceklerini umuyoruz.

Hayırlı olması dileklerimle.

Ahmet Cantürk
Genel Başkan