Toplam Ziyaretçi Sayısı : 200.005    Bugünkü Ziyaretçi Sayısı : 47    Son Güncelleme Tarihi : 30.04.2024
Tel : 0216 345 35 25

KAMUOYUNA DUYRULUR.

20.12.2018 / 18:17

TÜRKİYE KÖRLER FEDERASYONU’NDA
HİZMET: BAZEN YAPMAK, BAZEN DE YAPMAMAKTIR.

Bildiğiniz gibi, 22 aralık günü yapılacak olan Türkiye Körler Federasyonu’nun genel kuruluna ilişkin kaygı, beklenti ve çabalarımızın neler olduğunu, 10 aralık günlü yazımızla, kamu oyu ile paylaşmıştık.

Geçen zaman içerisinde, üzülerek ifade edelim ki, karamsarlık ve kötü, kazanıyor.

Süreç öyle anlaşılıyor ki, mevcut güç odağının dümen suyunda, onların güçlendiği ve camianın parçalanacağı yola hızla girmiş ve ilerlemekte.

Dolayısıyla da Türkiye Görme Engelliler Derneği olarak, bizlerde gelişmeler karşısındaki tutumumuzu belirlemiş bulunmaktayız.

Size kısaca, görüşlerimizi paylaştıktan sonraki süreçteki durumla ilgili bilgi verelim.
Bunlardan ilki,
Üye 7 dernekten ikisi olan Çağdaş Görmeyenler Derneği ve Evrensel Görme Özürlüler Derneği ile aynı kaygıları ve düşünceleri mevcut koşullarda taşıdığımızı yeniden teyit ettik. Bu temel bilgiler çerçevesinde, taraflar birbirlerinin içişlerine karışmama prensibine uygun olarak, genel kurul ile ilgili tutumlarını kendi örgütlerinde belirlemeyi kararlaştırdılar. Her ne kadar farklı örgüt ve tabanlar tarafından alınacak kararlardan bahsetsekte, yüksek ihtimalle, 3 örgüt aynı noktada buluşacağız.

Böylece genel kurulun 350 delegesinin, dernekler bazında %42’si ve delegeleri bakımından da, en az %38’inin, artık mevcut düzene hayır dediği kesinleşti ki, bu oranın, genel kurulda, delegeler düzeyinde, tepkilerini başka biçimlerde gösterecek olanlarla, %48 ve üzerinde olacağı artık bilinmektedir.

Diğer derneklerden ise, Altınokta Körler Derneği dışındakilerinin, çağrımıza olumlu yahut, olumsuz bir tepki vermedikleri görüldü. Biz bunu, bizimle işbirliği içerisinde olmadıkları, ve derneğimizden de sürece dair bir beklentilerinin bulunmadığı biçiminde anlıyoruz. Her ne kadar saygıyla karşıladığımız bir durum olsa da bu tutum, umarız tabanlarının gelecekte, eleştirilerine hedef olmazlar.

Süreçteki en ilginç gelişme ise, altınokta Körler Derneği’nin tavrıyla çıktı ortaya.
Zira: 2 dernek arasındaki gelenekler çerçevesinde, durumun kayıtlara geçmesi bakımından yazılı olarak gerçekleştirilen görüşme isteğine uygun düşmeyen biçimde, Altınokta Körler Derneği Tarafından istenilen sözlü görüşme isteği tarafımızca, kabul edilmiş, 11 aralık günü gerçekleştirilmesi ön görülen görüşme, yazımız bahane edilerek yine sözlü bildirim ile iptal edilmiştir.
Oysa, paylaşılan görüşlerimizde, Altınokta Körler Derneği ile ilgili hiçbir hususun yer almamasına özen gösterilmişti.
Zira: Bir yandan gerçekleştirilecek olan toplantı öncesinde, karşı taraf için bir dayatma duygusu yaşatmamak gerekirken,
Diğer yandan da, Altınokta Körler Derneği’nin tarafımızca bilinmeyen iradesine, eleştiri getirmek hadsizlik olurdu.
Bilinmeyen iradesine diyoruz çünki: Bu derneğin temsilcilerinin elinde şekillenen Türkiye Körler Federasyonu ve Engelliler Konfederasyonu’nun son dönemlerinin ardından, tüm taraf dernekler yeniden kendi genel kurullarını yapmış, tamamına yakınında, ya aynen, ya da kısmi değişikliklerle derneklerin yönetim kurulları güven tazelerlerken ki: (derneğimiz bakımından da, bir önceki genel kurula göre, yönetim kurulu, oylarını %60 oranında arttırmıştır),
Tek değişiklik Altınokta Körler Derneği’nde gerçekleşmişti.
Altınokta Körler Derneği’nin Bu günkü yönetim kurulu, hiçbir farklı politika ve felsefi yaklaşıma sahip olmamasına rağmen, yapılanlara ve uygulamalara tepki gösteren taban tarafından işbaşına getirilmiş, Federasyon ve konfederasyon politikalarına yön verenler, adeta tasfiye edilmişlerdi.
Öyle ki: divan başkanlığına aday olan Engelliler Konfederasyonu başkanı Turhan İçli, rakibi karşısında hezimete uğramış, desteklediği aday ise, sadece, organlara yazdığı isimlerinin oylarını alabilmişti. Böyle bir durumda, aslında alanda yeni bir nefeslenme fırsatı oluşmuş, eğer aktörlerde doğru rollerini yerine getirmiş olurlarsa, demokrasinin nimetleriyle, hepimiz, yeni bir yola girmiş olacaktık. Ne ki: gördük ki, dağ fare doğurdu ve anlayış aslına rüku ederek, köklerinden kurtulamamış, önce görüşme isteğinden vazgeçilmiş, sonra ezici çoğunluğu, bir feveran ve duygusallığın ürünü olan, akıl ve izandan uzak ifadelerle derneğimize saldırdıkları bir yazı paylaşmışlardır.
Bundan da anlıyoruz ki, derneğin yeni yönetim kurulu, tabanın tepki oylarını iktidar olarak kullandıktan sonra, politikalar bakımından eskiye teslim olmuş, belki de nimetlerinden almaya başladığı pay nedeniyle diyet ödemek durumuna girmiştir.

Yaşananlar bunlar iken, yazımızda sorunlara değiniliyor ve sonuç kısmında da aşağıda tekrarlanan öneriler sunuluyordu.

A) Türkiye Körler Federasyonu, tüm tarafların kendilerini ifade edebilecekleri bir yönetim yapısına kavuşmalı, yönetimde tarafların ihtiyaçlarıyla örtüşen azami güce sahip olmasının yolu açılmalı, ivedi olarak görme engellilerin gündem ve öncelikleri belirlenerek, bir sivil toplum kuruluşu kimliği ile, ortak amaçların gerçekleştirilmesi için ilkesel çalışmalara yönelmelidir.

B) Derneğimiz tarafların uzlaşarak değiştirilmesine karar verdikleri tüzük maddelerinin dışındakilerinin değiştirilmesini desteklemeyecek, tüzüğün değiştirilmesiyle ilgili maddeyi ise, basit çoğunluğun değişiklik yapabilmesini tehlikeli ve birleştirici bulmadığından kırmızı çizgisi olarak kabul edecek, mevcut kurallara aykırı yapılacak tüzük değişikliklerini ise, yargıya taşımak yoluna değil, birlikte yaşama imkanının kalmadığı anlamında yorumlayarak, federasyondan ayrılacaktır.

C)Tarafların ve federasyon yöneticilerinin diğer derneklerin içişlerine karışmalarının engellenmesi için, örgütlerin meşru temsilcilerinin yetkilerini peşinen kabul ettiklerini bir genel kurul kararı haline dönüştürülmesini, gelen şikayetlerin ise, özel olarak değerlendirilmesi ve gerektiğinde konuyla ilgili araştırma ve incelemeye de yetkili olacak, kamu oyuna açıklama yapabilecek bir komisyonun, her dernekten temsilcinin bulunacağı koşullarda genel kurul tarafından seçilmesini ve görevlendirilmesini önermekteyiz.

D)Dernekler, toplum çıkarları karşısında şahsi itiraz ve hesapların öne çıkmaması adına, delegelerden özel yahut ticari yakınlığı bulunanların birlikte aynı organda yer almaması konusunda ortak teminat verici bir protokol yapmalı, buna aykırı davranan kesimlerin istifaları istenmeli, gelecek şikayetlerle ilgili, yukarıdaki komisyon yetkili kılınmalıdır.

E) Bundan böyle uluslar arası örgütler ve ilişkilerde, tüm talep eden tarafların temsilcilerinin yer alması, bir genel kurul kararıyla teminat altına alınmalı, bu hak gerektiğinde federasyon dışından kurum ve kuruluşlar ile şahıslara da kullandırılmalıdır.

F)Türkiye Körler Federasyonu’nun da kurucuları arasında yer aldığı Engelliler Konfederasyonu, maalesef aradan geçen 12 yıl gibi kısa bir sürede kuruluş amaçlarından kopmuş, dejenere olmuş, tek adamcılıkla, otoriter ve hukuksuzluğa yönelmiştir.

Bu nedenle,
1- Türkiye körler federasyonu, alacağı bir genel kurul kararıyla yönetim kurulunu görevlendirmeli, 6 aylık süre içerisinde, konfederasyonun gerçek amacına döndürülmesi konusunda çalışmalar yapmalı, sonuç alınamadığında konfederasyondan ayrılmalıdır.
2- Federasyon adına Engelliler Konfederasyonunda görev yapanların en çok yarısı federasyon yetkili organlarına seçilebilmeli, temsil makamlarında hiçbir biçimde aynı kişiler yer almamalıdır.
3- Türkiye Sakatlar Konfederasyonu’ndan ayrılma nedenlerinin birebir farklı kişiler üzerinden, Engelliler Konfederasyonu’nda da ortaya çıktığı anlaşılmakla, konfederasyonların yapısı ve zafiyetleri konusunda bir araştırma ve çalışma yapılmalı, 2 konfederasyonun birleştirilmesi konusunda somut adımların atılması sağlanmalıdır.
4- Esasen engelli örgütlerini zayıflatmayı amaçlayan, konfederasyondaki çıkar odaklarının, aykırı düşünenleri cezalandırmak için bir araç olarak kullandıkları, sürdürülebilirliği ve geleceği olmayan engelli meclisleri projesindeki, federasyon temsilcileri, örgütümüzün gelecekte bu bataklıktan etkilenmemesi için görevden ayrılmalı, ayrılmayanlarla Türkiye Körler Federasyonu organik ilişkisini kesmelidir.
5- İşgal altındaki Türkiye körler Federasyonu’nun Konfederasyon tarafından bir an önce boşaltılması sağlanmalıdır.
6- Genel kurulun Engelliler Konfederasyonuyla ilgili bir karar almaması yahut, oluşturulan organların bu kararın gereğini makul süreler içerisinde yerine getirmediği koşullarda, derneğimiz, sürece yapmış olduğu katkıları gözden geçirecektir.

Türkiye Görme Engelliler Derneği, genel kurul ve federasyona ilişkin tavrını, yukarıdaki görüşlerimize verilecek tepki yahut cevaplar doğrultusunda belirleyecek olup, federasyonumuzdaki sorunların bundan 30 yıl öncesinin sorunlarıyla örtüşüyor olmasından duyduğu üzüntüyle, o günkü savunduğu çizgisinde durarak, konuların ilkesel çerçevede çözümünü arzulamaktadır.”
Görüleceği gibi, Tüzük değişikliğine ilişkin net tavrımızın dışında kalan tüm hususlarda, önermeler ve uzlaşı arayışı içerisindeki derneğimizin taleplerine, katılmak, kısmen veya tamamıyla karşı çıkmakla da olsa, başkaca, telafi edici öneri ve formüllerle cevap vermek mümkündü.

Ama biliyoruz ki, her ne kadar tarafımız itham edilmeye çalışılmaktaysa da, mevcut çatı örgütlerdeki anlayış, (Buna artık Altınokta Körler Derneği’ninde sahip çıktığı anlaşılmakta) kesinlikle uzlaşmaktan yana olmayıp, körler adına hareket edebilmek adına markalaşmış Türkiye Körler Federasyonu’nu kullanmak ve bunun dışında şahsi çıkarlarını temin etmekten başka hiçbir kaygıya sahip bulunmamaktadırlar. Bunun gereği olarak, demokrasiden, tabanın taleplerinden, şeffaflıktan, hakça paylaşımdan ve kitleyi temsilden bahsedenlerin hepsini, birer engel olarak görmektedirler. Onun içinde, çıkarların aracı olmadıkça çalışmayan bir yönetim kurulu, keyfe keder üyeliklerin yapıldığı ve sonlandırıldığı, tek hakim gücün Altınokta Körler Derneği olduğu, (biz ne dersek o olur) kuralına göre yönetilen, has bel kader sekmelerin olduğu koşullarda da, gece baskınlarıyla yapılmış gösterilecek genel kurullardaki sınırlı sayı ile, dayanak tüzük düzenlemelerinin yapıldığı bir anlayış gerekmektedir ve buna karşı çıkan her keste hain ve ötekidir.

Gelinen bu süreçte, mevcut koşullar altında yapılacak olan genel kurula katılmak, sadece, hakim güçlerin, genel kurulu meşrulaştırmalarına yardımcı olmaktan, artık euro hesabıyla, maaşa bağlanmışların değirmenine su taşımaktan başka bir anlamının kalmadığı açıktır.

Tüzük meselesine gelince, mevcut tablo göstermektedir ki, bu genel kurula, tüzüğün değiştirilmesine yetecek delegenin katılmayacağı, katılsa dahi kabul oyu vermeyeceği net.
Dolayısıyla, şayet genel kurulda bir tüzük değişikliği yapılmış sayılacak olursa, bilinmelidir ki, bu kesinlikle hukuka ve yürürlükteki mevzuata uygun olmayacaktır ve derneğimiz buna asla saygı duymayacaktır. Önceki yazımızda da, ifade edildiği gibi, böyle bir uygulama derneğimiz için kırmızı çizgi niteliğinde olup, yine aynı yazımızda ifade ettiğimiz gibi, meseleyi yargıya taşımak gibi bir niyetimizde olmayacaktır. Zira: Şimdiden ilan ediyoruz ki, bu durum birlikte yaşama arzusunun olmadığı anlamına gelir ve hiçbir yargı kararı, bu arzuyu değiştirecek hukuksal düzenlemeyi yapamaz.

Son olarak Altınokta Körler Derneği’nin yazısında tarafımıza yöneltilen bir dizi eleştiriye kısaca cevap verelim. Ancak, kadrolar ve anlayışlar o kadar kaynaşmış görünmekte ki, cevap veren kalem bazen kendisinin nereyi temsil ettiğini unutup, zaman zaman kendisini federasyon, bazen da dernek zannederek yazmış, o nedenle cevaplarımızın kime yönelik olduğunu da okuyucunun taktirine bırakmaktan başka çare yok. Örneğin: Tüzük değişikliği konulu toplantılara katılmadığımıza ilişkin eleştiriye, yazı Altınokta’nın imzasını taşıyor olsa da, ilgisinin bulunmadığı koşullarda nasıl cevap verelim. Ama bilinmelidir ki, her düzenlenen toplantıya katılım eğilimimizi hissettirdiğimizde toplantının iptal edildiğini, katılmayacağımızı belirttiğimizde de, canhıraş biçimde yapıldığını söylemek ne işe yararsa, söyleyelim.
1- Yazıyı kaleme alanlar, o kadar megaloman bir haldeler ki, kendi dediklerinin dışındaki hiç bir şeyin mümkün olmadığına, bunların olsa olsa, kendilerinden bir şeyler koparmaya çalışan zavallıların şantajları olacağına inanmaktadırlar. Ancak, Türkiye Görme engelliler Derneği böyle bir zavallılığa sahip olmadığı gibi, inandığı değerlere göre yaşar, ne şantaj vb. kötü araçları kullanarak, ne de başka niyetlerle, pis işlerin ve pazarlıkların içerisinde olur.
2- Şüphesiz bizlerin niyet okuma ve toplum mühendisliği yetenekleri bulunmamaktadır. Engelliler Konfederasyonu başkanlığı için, Turhan İçli’nin desteklendiği dönemler olmuş, hatta çalışma ekibine kadrolarda verilmiştir. Ne ki, başkanlığını 2 amaçla kullanacağı anlaşılamamıştır. Bunlardan ilki, bir önceki başkanlığı döneminde listesine almak istediği malum kişiye evet demememizi, yıllarca intikamı alınması gereken bir tabuya dönüştüreceği bilinememiştir. İkincisi ise, yıllarca ilkeliliği, hukukçuluğu ve etik değerleriyle topluma önderlik etmiş bu kimsenin, kendi yerini ve çıkarlarını korumak adına, eskiye ait bütün değerlerinden vazgeçeceği. Bu bağlamda öngörü yetersizliğimiz eleştirilebilir.
3- Bütün problemin kaynağının, önceki federasyon genel kurulunda Ahmet Cantürk’ün seçimi kaybetmiş olmasına dayandırılması gülmecesi. Öncelikle söz konusu seçimlerde ağır bir yenilgi söz konusu değildir. 350 delegelik bir seçmenin kullandığı oylar arasındaki fark sadece 8’dir. Yani, 8 delege Ahmet Cantürk’ü tercih etmiş olsaydı, kazanan Ahmet Cantürk olacaktı. Ancak, madem konuya girildi. O halde söyleyelim. Turhan İçli Altınokta Körler Derneği’nin toplam delegesi kadar oy alamaz iken, Ahmet Cantürk derneğimiz delegelerinin dışındakilerinden de oy almıştır. Meseleyi federasyon düzleminde ele aldığınızda, sanırız anlamlı olur. 4- Yazıda Engelliler Konfederasyonu için yapılan açıklamalara cevap vermek anlamsız zira, orada yer alan görüşlerin Altınokta Körler Derneği tarafından savunulması, maddi imkansızlıklar içermektedir. Yukarıda da, ifade ettiğimiz gibi, bu açıklamalar olsa olsa, Altınokta Körler Derneği’nin içerisine kaçan Engelliler Konfederasyonu’nun ifadeleri olabilir.
5- Yazıda net bir Ahmet Cantürk takıntısı yer almaktadır. Esasen bu kadar kişiselleştirilen saldırıya, dernek olarak cevap vermemizi gerektiren bir neden yoktur. Zira: Türkiye Görme engelliler Derneği Ahmet Cantürk’ün hamisi ve himaye edicisi değildir. Ahmet Cantürk dernek genel başkanıdır ve bu görevinden dolayı da, ilgili organlarda gerekli hesabı verir. Ahmet Cantürk’ün federasyon başkanlığı ile ilgili eleştirilerde, dönemlerinde yapılmış, sonuçları her nasılsa öyle alınarak, tarihteki yerini almıştır. Bütün bunlara, kişisel olarak cevap vermek istemesi halinde kendi kaleminden ve dilediği yerde cevap verebilir. Ne ki, süreçle ilgili derneğimize taahhüdü şudur.
“Şayet benim rolüm ve pozisyonum bir nedenle birliğin ve görme engelli hareketinin önünde engel oluşturan ve olumsuzluğa yol açan bir haldeyse, ilgili organlar buna karar verdiği andan itibaren, dernek üyeliğinden ayrılmak dahil, her türlü fedakarlıkta bulunurum” taahhüdünü vermiştir. Şimdi biz aynı soruyu soralım. Yıllarca, sistemi profesyonellik adı altında sömüren, adına, başkanlık, danışmanlık, müşavirlik, vb. unvanlar karşılığı örgütlerinden hiç hesap vermeksizin ve sorumluluk almaksızın para sızdırmayı meslek haline dönüştüren, en nihayetinde, artık maaşları euro ile ödenir hale gelenler, acaba böyle bir fedakarlığa, yani: birliğin önündeki engel olmalarının ortadan kalkmasının gereği alanı boşaltmaya cesaret edebilirler mi?
6- Madem çok isteniyor ve iktidarlar, kendileri başarısız oldukça eskinin hesaplarını karıştırarak mutlu oluyorlar. Birkaç hususta Ahmet Cantürk dönemi ile, karşılaştırmayı da, ithamlar üzerinden yapalım. Ahmet Cantürk döneminde, federasyona öbeklenmiş arpalıklardan beslenen kesim ortadan kaldırıldığı ve geçiş dönemi yaşandığı için boşluğun doğduğu doğrudur. Ne ki, bir başka örgütün işgali altında değildi. Her ne kadar yazıda abartılmış olsa da, Ahmet Cantürk döneminin sonunda, bir dairenin 1/3’ü tutarında borcun bulunduğu doğrudur. Şayet Altınokta Körler Derneği, bununla ilgili bir değerlendirme ihtiyacı duyuyorsa, bu borçların, dağılımının hangi dernek temsilcilerinin başkanlıkları dönemine ait olduğunu da açıklasın. Ahmet Cantürk döneminde, federasyon borçlarında bir artış yoktur ama, ortaklarının destek vermemeleri nedeniyle, önceki dönem borçlarını ödeyerek, federasyonu borçsuz harçsız altın tepsi içerisinde iade etme sorumluluğunda sonucun aynı olacağı gerçeği ortadayken, almamıştır.
Ekonomik güçlükler nedeniyle, katılınamayan uluslar arası etkinlikler olmuştur ancak, bulunacak bir kaynağın hayaliyle, delegeliklerin özel yakınlıklara peşkeş çekildiği hallerde yaşanmamıştır. Turhan İçli döneminin başarılarına Altınokta Körler Derneği genel kurulu cevap verdiğinden, bize laf düşmez. Birde yazıda katıldığımız etkinliklere neden katıldığımız ve utanç duymadığımız eleştirileri yapılmaktadır. Ne yazık ki, hala, Türkiye Körler Federasyonu’na karşı aidat dahil yükümlülüklerini yerine getiren tek örgüt derneğimizdir. Doğal olarak, ahlaki ölçülere çekilebildiği sürece etkinliklere de katılma hakkımızı kullanacağız. Bunun için Turhan İçli’yi sevme mecburiyetimiz yoktur.

Sonuç olarak, Mevcut anlayışın meşrulaştırılması, gücüne güç katmasının kamu oyu desteğinin sağlanması, kamu vicdanında var olan yargının genel kurul eliyle temizlenme çabası ile, hukuk dışı yöntemlerle değiştirilmeye çalışılan ve uzlaşının ürünü olmayan tüzükle ilgili süreçlerde yer almamak adına, yapılacak olan 22 aralık günlü toplantıya katılmayacağımızı,