Toplam Ziyaretçi Sayısı : 132.060    Bugünkü Ziyaretçi Sayısı : 76    Son Güncelleme Tarihi : 02.02.2024
Tel : 0216 345 35 25

Türkiye Görme Engelliler Derneği Tarihçesi

Türkiye Görme Engelliler Derneği Tarihçesi.

1970 yılının 7 ağustos günü, bu gün sadece üçü hayatta olan, ve dördü görme engelli, 7 kişi tarafından;
Müzisyen Birsen Çetin,
Terzi Candan İpek Özkan,
İstanbul Belediyesi Mezarlıklar Müdürlüğünde Hafız Erdoğan Arıt,
Ev hanımı Gülizar Üzgüner,
İşçi Kemal Kayahan,
Gümrük komisyoncusu Mehmet Tezcan Uçan kardeşler,
Santral Memuru ve Müzisyen Sedat Özkan;
Görme engellilerin müzik gurupları yoluyla istihdamını sağlamak amacıyla,
Genel Merkezi, İstanbul ili,Kadıköy İlçesi, Söğütlüçeşme caddesi Serdar Han 107 Kat 5/15 adresinde;
Görmezleri Eğitim ve Himaye Cemiyeti adıyla derneğimizin kuruluşunu gerçekleştirmişlerdi.

Dernek, gerçekten de, kuruluş gayesine uygun olarak, ilk yıllarda, olabildiğince başarılı olmuş, yüzlerce insanın istihdamı sağlanmıştı.

Bu başarı, 1972 yılında, bakanlar kurulu kararıyla kamu yararına çalışma izninin verilmesini sağlamıştı.

Elde edilen gelirle, bir taraftan istihdam edilen kişi sayısı arttırılırken, diğer yandan, sosyal etkinliklere ve yardımlara da başlanmıştı.

Günün, az olan iletişim imkanlarına rağmen, kısa zamanda ülke genelinde tanınmasına neden olmuştu. Samsun’dan, Diyarbakır’a; Edirne’den, Antalya’ya ülke genelinden başvurularını derneğe ileten talep sahiplerinden kimilerine ayni, kimilerine ise nakdi yardımlar yapılmaya başlanmış, hatta bunlardan onlarcası, aylık maaşlara bağlanmıştı.

Diğer yandan, az sayıdaki okul ve buna bağlı yaşanan okuma yazma sorununa, el atılmış, Türkiye’de ilk defa, 1973 yılında, 2 ay süreli, İstanbul’da, konaklamalı körlere yönelik bir okuma yazma kursu açılmıştı ki, sonraki birkaç yılda da bu etkinlikler tekrarlanmıştır.

İlk kez, İstanbul’a, İstinye semtinde açılan körler okulunun bir kısım araç gereç ihtiyaçları bu dönemde derneğimizce karşılanmıştır.

Merkezi Ankara’da bulunan Türkiye Körler Vakfı’nın kuruculuğu üstlenilmiştir.

Elde edilen başarılar, 1975 yılında derneğin bakanlar kurulu kararıyla Türkiye unvanını almasını sağlamış, derneğin adı, Türkiye Görmezleri Eğitim ve Himaye Derneği haline dönüşmüştür.

Takip eden birkaç yıl, dernek için zorlu yıllara sahne olmuştur.
Bir yandan, yükselen beklentilere cevap vermekte zorlanan,
diğer yandan, artan personel sayısını ve iş hacmini, nitelikli bir kadro ve kurumsal bir anlayışla, düzene sokamayan dernek, yapılan işlerin sorgulanmasına, yerindelik ve dürüstlük ilkeleriyle bağdaşıp bağdaşmadığı hususlarını irdelemeye başlamış, elde edilen gelirin çok daha büyüğünün, organizatörler elinde yok olduğu, oluşturulan müzik guruplarının, başına buyruk hali geldiği, konserlerde, dernek amacının yerine, kazancı arttırıcı ajitatif, duygusal ve gerçeği yansıtmayan bilgiler verilmeye başlandığı tespitleri yapılarak,

Bu durumun, gerçek anlamda körlüğün istismar edilmesi manasına geldiği kararlaştırılmış ve müzikle ilgilenme ve konser gurubu çalıştırma uygulamasına tamamıyla son verilmiştir.

Yaşanan bu acı deneyim, uzun yıllar hafızalardan silinmemiş, adeta, sonraki yılların yol haritasını ve derneğin amacının yeniden belirlenmesini sağlamıştır. Öyle ki, zaman içerisinde, terk edilen bu çalışma yöntemiyle birlikte, dernekten ayrılanların kurmuş oldukları alternatif derneklerin etkinlikleri sorgulanmış, yanlışları eleştirilmiş ve yargıya taşınmıştır.

Geçirilmekte olan bu olumsuz süreç, derneğin bir anda, hemşerisi olan insanlarla ilişkiye geçmesini sağlamış, toplum içerisinde çeşitli siyasi parti veya derneklerde görev almış kimselerinin, derneğimizde rol üstlenmeye başlamalarını sağlamıştır.

Bu bağlamda, halen dernek merkezi olarak kullanılmakta olan Kadıköy’deki mülk satın alınmış, 1 kasım 1976 tarihinden itibaren merkez bu adrese nakledilmiştir.

Yaşanan bu birinci değişim sürecinin tamamlanmasının beklendiği günlerde, ülkemizde gerçekleşen 1980 ihtilalı ile, dernek, bir yıl süreyle çalışmalarını askıya almak durumunda kalmıştır.

Sıkı yönetim yıllarının ardından, Lions ve Leones kulüplerinin katkılarıyla, bir süre yola devam edilmiştir.

Bu süreçte, merkezi İstanbul’du bulunan 1981 yılında kurulan göz nurunu koruma Vakfı’nın kurucu üye sıfatıyla kuruluşunda rol alınmıştır.

Kuruluşundan, o zamana kadar, körlerin azınlıkta olduğu ve körlere ait bir dernekten çok, onlar için çalışan bir dernek konumunda faaliyet gösteren dernek, 1985 yılından itibaren, ikinci değişim dönemine girmiştir.

Yeni dönemin yükselen iki değer bulunmaktaydı.
Bunlardan ilki, derneğin körlerin derneği ve onların çoğunlukta bulunduğu bir yapıya dönüşmesi,
ikincisi ise, demokrasi..

Özellikle, aydın körlerin görev almaya başlamaları ile, yaşanan bu süreç, aynı zamanda, aydınlanma, hak arama mücadeleleri ve örgütlenme bilincinin oluşturulması etkinliklerine sahne oluyordu.

Bu süreç, kısa zamanda kayıtlı kör üye sayısının onlardan binlere ulaşmasını sağlarken, özelde görme engellilerin, genelde ise, engellilerin hakları, derneğin başlıca gündemiydi.

Dernek, bir yandan sürekli katılımlarla büyüyor, diğer yandan ihtilal kalıntısı dernekler kanununun getirdiği tek düze örgütlenme yapısından dolayı, kendisine engel olan üst kuruluşları, federasyon ve konfederasyonlar tarafından baskı altında tutulmaya çalışılıyordu.

Bu gelişmeler ilk etkilerini derneğin yönetim yapısına yansıtmış, 7 ağustos 1970 tarihinden itibaren aynı zamanda kurucu başkan sıfatını da taşımış olan Erdoğan Arıt’ın genel başkanlığına, 24 aralık 1986 günü, yapılan bir yönetim kurulu toplantısında son verilmiştir ve bu göreve derneğin ikinci genel başkanı olan Arif Hikmet Gökoğlu seçilmiştir.

1986 yılında yasa zoruyla Körler Federasyonuna üye olmuş, ancak, kontrolü elinde bulunduran ve körlerin azınlıkta bulunduğu derneklerin tahakkümü nedeniyle, Federasyon içerisinde, uzun sürecek bir mücadele dönemine girilmek zorunda kalınmıştır.

O günlerde, bu mücadelenin 1994 yılına kadar süreceğini kimsenin tahmin etmesi imkansızdır. Dernek, hükümet kaynaklı idari baskılar, yargı süreçleri ile dağıtılmaya çalışılıyor, baskılar arttıkça, katılımlarda artıyor, kendilerini başka yerlerde ifade edemeyen görme engelliler için, bir sığınak bir yuva haline dönüşüyordu.

Artık, herkes siyaset konuşuyor, hakları anlatıyor, mücadeleyi içiyordu.

Yaşanan sorunlar için, çözüm önerileri geliştiriliyor, uygulama örneklerinin oluşturulmasına gayret ediliyordu.

Bu fikirlerin ekseninde,
1987 yılında bir konut yapı kooperatifi,
1988 yılında ülkemizin ilk sesli kütüphanesi, ulusal basının olabildiğince geniş yer verdiği biçimiyle,

Aynı yıl, üyeler arası dayanışmayı gerçekleştirmek üzere bir sandık,

1989 yılında kalıcı gelir kaynağı temini maksadıyla bir unlu mamuller üzerine perakende satış yeri,

1990 yılında, vurgu adıyla aylık bir gazete mürekkep baskılı olarak, ardından da, 1991 yılından itibaren de sesli olarak yayınlanmaya başlanmıştır. Bu gazete yerine, 2001 yılında, T.G.R.T. radyo kanalıyla gerçekleştirilen yılmayanlar programına bırakmıştır.

1995 yılında Çanakkale spastik özürlü çocuklar vakfının kuruculuğu gerçekleştirilmiştir.

Dernek bir ilke imza atarak 11 ekim 2008 tarihinde ilk defa genel merkezin genel kurulunu İstanbul dışındaki bir şehir olarak Kırşehir’de gerçekleştirmiştir.

21 şubat 2009 tarihinde dernek aynı zamanda spor kulübüne dönüşmüştür.

1991 yılında, örgütlenme ve engelli hakları konusunda iki önemli gelişme yaşanmıştır.

Bunlardan ilki: derneğimiz, kendisini körler federasyonunda ifade edemeyen derneklerle birlikte, özel hukuktan kaynaklanan serbest sözleşme hakkını kullanarak, demokratik kör dernekleri birliğini kurmuştur ki, bu birlik aslında yaklaşmakta olan yeni körler federasyonunun sahip olması gereken vasıfları taşımakta, sözleşmenin temelini demokratik haklar oluşturmaktaydı.

İkincisi ise, yine aynı derneklerle birlikte, ilk özürlüler yasa taslağını hazırlamış, bir sakatlar haftasında, Türkiye Büyük Millet Meclisini ziyaret ederek, dönemin hükümetine ve muhalefet partilerine sunmuştu.
Türkiye büyük millet meclisi başkanı kaya erdem, anavatan partisi gurup başkan vekilleri Yasin Bozkurt ve Raşit Daldal, Sosyal Demokrat Halkçı Parti Genel Başkanı Erdal İnönü, Doğruyol Partisi Genel Başkanı Süleyman Demirel, yüzlerce kişiden oluşan heyetimizi gurup salonlarında ağırlayarak, taleplerimize, birkaç ay içerisinde olumlu cevap vereceklerinin sözlerini vermişlerdi. Birkaç aylık bu süre, ne yazık ki 14 yıl sürdü. (kim bilir, belki de, bu vb. verilip tutulmayan sözler, bu gün her üç siyasi partinin de tarih sahnesinden çekilmesine neden olmuştur)
Bu, aynı zamanda, ihtilal sonrasında, meclis düzeyinde, bir kitlenin örgütlü olarak kendi haklarını talep etmeyi başarabildiği ilk etkinliktir.

Sonraki yıllar, yukarıda sayılan etkinlikler ve kuruluşların geliştirilmesi ve gerçekleştirilmesine, sahne olmuş, 1993 - 1994 yıllarında Erdoğan arıt,

1994 - 1996; 2002 - 2006; 2012 - 2016 yılları arası, Ahmet cantürk ile Türkiye Körler Federasyonu başkanlığı üstlenilmiş,

1994 yılından itibaren ise, sadece 2008 - 2010 yılları dışında, günümüze dek, Türkiye körler federasyonunda etkin roller üstlenilmiştir.

2014 Yılında Kadıköy Kent Konseyi’nin üyeliğini kazanmış, anılan tarihten bu yana konsey yürütme kurulunda temsil edilmektedir.

Dışa dönük bu örgütlenme faaliyetlerine karşılık, içeride de:

1974 yılında Sakarya,
1990 yılında Çanakkale,
1993 yılında Ankara,
1994 yılında Gaziantep ve Kahramanmaraş,
1995 yılında Hatay,
1996 yılında Çankırı, Elazığ ve Isparta,
1997 yılında Edirne,
1998 yılında batman ve Malatya,
1999 yılında Diyarbakır,
2000 yılında Kırşehir,
2003 yılında Konya,
2006 yılında mersin,
2015 yılında, Muğla
2018 Yılında Niğde,
Şubeleri açılmıştır. Ne yazık ki: Bu şubelerden, Sakarya, Çankırı, Elazığ ve Diyarbakır şubeleri, ilk 6 aylık kuruluş aşamalarını tamamlayamadan kapanmışlardır.
Edirne şubesi 3 yıl sonra 2000 yılında,
4 yıl boyunca faaliyet gösteren Hatay şubesi, 1999 yılında ve Kırşehir şubesi 2004 yılında,
Konya şubesi 6 yıl sonra 2009 yılında,
Malatya şubesi, 11 yıl sonra 2009 yılında,
Ankara şubesi: 16 yıl sonra 2009 yılında,
Yetersiz hale gelerek kapatılmışlardır.

Yaşanan mücadele süreçlerinin sonunda:

2005 yılında özürlüler yasasının çıkarılması mümkün olmuş,

2006 yılında Türkiye Sakatlar Konfederasyonu’nun tekelinden kurtulunmuş ve Engelliler Konfederasyonu kurulmuş,

2007 yılında birleşmiş milletler, sakat hakları sözleşmesini kabul etmiş,

2007 yılında, ülkemizde ilk defa Avrupa körler birliği genel kurulu, Antalya’da yapılmıştır.

Derneğin 27 aralık 2003 tarihinde yapılan genel kurulundaki tüzük değişikliğinin, Hürses gazetesinin 11 mayıs 2004 tarihli ve 9222 sayılı nüshasında yayınlanmasıyla, ismi, Türkiye Görme Engelliler Derneği olarak değiştirilmiştir.

Dernek tarihi boyunca, 6 genel başkanla bu güne gelmiştir.
7 ağustos 1970 24 aralık 1986 tarihleri arasında Erdoğan Arıt,
24 aralık 1986, 22 aralık 1987 tarihleri arasında, Arif Hikmet Gökoğlu,
23 aralık 1987, 16 mayıs 1996 tarihleri arası Birsen Ermiş,
16 mayıs 1996, 7 aralık 1997 tarihleri arası Selahattin Yener,
7 aralık 1997 - 27 aralık 2003 ve 19 kasım 2005 - 2018 tarihleri arası Ahmet Cantürk,
27 aralık 2003 - 19 kasım 2005 tarihleri arasında ise, Bekir Punar
Dernek Genel Başkanlığı görevini üstlenmişlerdir.
Türkiye Görme Engelliler Derneğinin bu günkü amacı: Görme özürlülerin ekonomik, sosyal, kültürel, hukuki, mesleki, eğitim, spor vb.
hak ve çıkarlarının, korunup geliştirilmesi; yaşamın her alanındaki ayrımcı uygulama ve düzenlemelerin giderilmesi, özel ihtiyaçları daimi dikkate alınan bireyler olarak toplumsal yaşama etkin katılımlarının sağlanması, özürlülüğün istismarına yönelik davranış ve kazanımlarla mücadele edilmesi, görme kaybına yol açan nedenlerle sonuçlarının ortadan kaldırılması ve göz sağlığıyla ilgili gerekli çalışmaların yapılmasıdır.

Dernek bu amacını gerçekleştirmek için,
1. Lise ve yüksek okul öğrencilerine burslar sağlamaktadır.
2. Öğrencilerin, kurs vb. yöntemlerle, derslerinde başarılı olmaları için destek verilmektedir.
3. Bünyesinde kurulu bulunan spor kulüpleri ile, gençlerin çeşitli branşlarda spor yapmalarına ve milli takımlarda yer almak suretiyle, ülkemizi temsil etmelerine çalışmaktadır.
4. Kamuoyunu görme engelliler ile ilgili olarak bilgilendirmek için tanıtıcı faaliyet, bilgi ve belgeler hazırlamakta ve yayınlamaktadır.
5. kurduğu kabartma yazı (Braille) matbaası ile, gelen talepleri karşılamaktadır.
6. Görme engellilerin gündelik ihtiyacını karşılamak üzere, çeşitli araç gereci, imal veya temin etmektedir.
7. İşsiz üyelerin işe yerleştirilmesi ve bir iş yerinde istihdamlarına yönelik nitelik kazandırıcı kurslar düzenlemektedir.
8. Görme engellilerin örgüt bilincini kazanabilmeleri için örgütlenme faaliyetlerinde bulunmakta bu amaçla şubeler açmaktadır.
9. Üyesi bulunduğu Türkiye körler federasyonu ve 2006 yılında kurulan engelliler konfederasyonu kanalıyla, hak temelli çalışmalarda bulunmakta, özürlü haklarının geliştirilmesi ile, özürlülüğe yönelik ayrımcı uygulamalar konusunda mücadele etmektedir.
10. Sürekli olarak güncellenen web sayfasıyla, gelişmelerle ilgili, kamuoyunu ve görme engellileri bilgilendirmektedir.

İlkeleri ise,
1. Demokrasiyi, istisnasız hakim kılmak.
2. Görme engellilerin ve onların temsilcilerini, görme engelliler ile ilgili yapılacak düzenlemelerde söz ve karar sahibi etmek.
3. İnanç ve vicdan özgürlüğünü tam olarak gerçekleştirmek, bu bağlamdaki farklılıkların kendilerini ifade etmelerini sağlamak,
4. Ayrımcılığın son bulması için mücadele etmek.
5. Engelliliğin ve engellilerin bir istismar aracı haline gelmesine karşı, çıkar odaklarıyla mücadele etmek.
6. Hak arama mücadelelerinin zaafa uğratılmaması için, siyasi çevrelere engellilik konusuna yaklaşımları ölçüsünde yakınlık göstermek, bunun dışında ise, objektif ölçülerde mesafeli olmak.
7. Derneğin çeşitli siyasi etkiler ve/veya çıkarların etkisinde kalarak, gerçek sorundan kopmaması için, mümkün olabildiğince kamu kaynaklarından uzak durmak ve siyasi çevrelerden destek almamaktır.

Biliyoruz ki, görme engellilerin, engellilerin, dezavantajlı gurupların, ayrımcılığa uğramışların, dışlanmışların, fırsat eşitliğinden yoksun kılınmışların en büyük gücü, kendi aralarındaki dayanışmalarıdır.

Dayanışmayı sağlamak, ancak, örgütlenmekle, şahsi ihtirasları ve çıkarları, toplum çıkarlarının gerisinde tutabilmekle, mümkündür.

Ayrımcılığın yok olduğu, fırsat eşitliğinin sağlandığı, engelliliğin sorun olmaktan çıktığı güzel günler için, mücadele etmek kaçınılmaz bir zorunluluktur.